27 Kasım 2008 Perşembe

HAYAT TURUNCUDUR!

Hayat, Turuncudur!
Bize göre hayat Turuncudur! Doğduğumuz andan öldüğümüz ana kadar...Adanasporlu olmanın gereğidir hayatta Turuncuyu benimsemek ve yüceltmek için çaba göstermek.
Acıyı Adanaspor'un küme düştüğünde, gider gibi olduğunda öğrendim ben.
Sevinci ve mutluluğu şampiyonluklarda, zaferlerde, Adanaspor için boğazım şişesiye kadar bağırmakta gördüm. Tek başına yaptığım ilk iş stada tek gelmek oldu.
Aldığım ilk sorumluluk, emanet olarak yanıma kardeşlerimi alıp maça götürmemdi. Başkasına muhtaç olmamayı sende gördüm. Başkalarına yalvarmamayı, başkalarının peşinde koşmamayı seninle öğrendim. Kimsenin tekelinde olmamayı tribünlerinde öğrendim.
Adamlığın ve delikanlı olmanın gereklerini teker teker yerine getirmiş pırıl pırıl insanlarla dolu tribünlerin öğretti bana. Herkes başarıyı seçerken, biz seni seçtik. Çünkü aşıktık. Ve aşk başarılara olmaz.
Armaya,renklere,Adanaspora olur. Çaresizliği gördük, öğrendik. Çare bulmayı, yol göstermeyi öğrendik.Yaşamamız için bir sebep vardı. Davamız vardı, inancımız vardı. Kaybetmek, kazanmak vardı. Ağlamak, gülmek vardı. Bağırmak, suskun ve küskün oturmak vardı. Bunları yaşayıp ardından; "senin için herşeye katlanmayı seviyoruz" deyip gururlanmak vardı.
Belki de güldüler bize, "tuttuğu takıma bak" diye. Takımları kapandı diye dalga geçenler de oldu. Ama biz aşkın her daim artarak devam etmekle aşk olduğunu fark ederek karşımızda bize gülenlere meydan okurduk.
Şimdi de biz hafif bir tebessüm ediyoruz geçmişe. Dirileceğimizi biliyorduk. Bunu yaşattın bize. Seni ne kadar sevdiğimiz anlamamız içindi belki de, çünkü o sevginin sınırını bizde bilmiyorduk. Öğrendik ki yaşamın devam ettiği her an arttığından bilmemize imkan yok. Aşkı öğrettin bize. Aşkın ne olduğunu, aşkın sadece sevgiliye duyulmadığını gördük. Aşık olduk sana!..
Yediğimiz Turuncu, giydiğimiz Turuncu. Sözümüz ve Özümüz Turuncu bizim. Turuncuyu bir aşkla yaşamaktır bu şehri güzel yapan. Hayatı güzel yapan da senin peşinde geçirmek hayatı. Her zaman arkanda olmakla güzel hayat.
Senin için yazıp, senin için çizmekle güzel herşey.
Seni konuşmak, tartışmakla güzel.Ve kısacası Adanasporum ;Hayat senin içinde!Yaşamak seninle güzel!Hayat, Turuncudur!Bize göre hayat Turuncudur! Doğduğumuz andan öldüğümüz ana kadar...
Adanasporlu olmanın gereğidir hayatta Turuncuyu benimsemek ve yüceltmek için çaba göstermek. Acıyı Adanaspor'un küme düştüğünde, gider gibi olduğunda öğrendim ben. Sevinci ve mutluluğu şampiyonluklarda, zaferlerde, Adanaspor için boğazım şişesiye kadar bağırmakta gördüm.
Tek başına yaptığım ilk iş stada tek gelmek oldu. Aldığım ilk sorumluluk, emanet olarak yanıma kardeşlerimi alıp maça götürmemdi. Başkasına muhtaç olmamayı sende gördüm. Başkalarına yalvarmamayı, başkalarının peşinde koşmamayı seninle öğrendim. Kimsenin tekelinde olmamayı tribünlerinde öğrendim. Adamlığın ve delikanlı olmanın gereklerini teker teker yerine getirmiş pırıl pırıl insanlarla dolu tribünlerin öğretti bana. Herkes başarıyı seçerken, biz seni seçtik. Çünkü aşıktık. Ve aşk başarılara olmaz.
Armaya,renklere,Adanaspora olur. Çaresizliği gördük, öğrendik. Çare bulmayı, yol göstermeyi öğrendik.Yaşamamız için bir sebep vardı. Davamız vardı, inancımız vardı. Kaybetmek, kazanmak vardı. Ağlamak, gülmek vardı. Bağırmak, suskun ve küskün oturmak vardı. Bunları yaşayıp ardından; "senin için herşeye katlanmayı seviyoruz" deyip gururlanmak vardı.Belki de güldüler bize, "tuttuğu takıma bak" diye. Takımları kapandı diye dalga geçenler de oldu. Ama biz aşkın her daim artarak devam etmekle aşk olduğunu fark ederek karşımızda bize gülenlere meydan okurduk. Şimdi de biz hafif bir tebessüm ediyoruz geçmişe. Dirileceğimizi biliyorduk. Bunu yaşattın bize. Seni ne kadar sevdiğimiz anlamamız içindi belki de, çünkü o sevginin sınırını bizde bilmiyorduk. Öğrendik ki yaşamın devam ettiği her an arttığından bilmemize imkan yok. Aşkı öğrettin bize. Aşkın ne olduğunu, aşkın sadece sevgiliye duyulmadığını gördük. Aşık olduk sana!..Yediğimiz Turuncu, giydiğimiz Turuncu. Sözümüz ve Özümüz Turuncu bizim. Turuncuyu bir aşkla yaşamaktır bu şehri güzel yapan. Hayatı güzel yapan da senin peşinde geçirmek hayatı. Her zaman arkanda olmakla güzel hayat. Senin için yazıp, senin için çizmekle güzel herşey. Seni konuşmak, tartışmakla güzel.Ve kısacası Adanasporum ;Hayat senin içinde!Yaşamak seninle güzel!

Yazar: HüseyinTurbeY

5 Ekim 2008 Pazar

AdanaSpor TribünLeri...

### Adamlığı ve delikanlılığı gururla yaşamaktır,
### Bazen gülüp, bazen ağlamak... Ama asla vazgeçmemektir,
### Maçın son anına kadar takıma destek vermektir,
### Kimseyle uğraşacak, didişecek vakti yoktur. Adanaspor vardır.
### Takımı göklere çıkarmak elbette vardır ama sorunları ortaya döküp çözüm yolu aramaktır.
### Büyüğün küçüğü sevmesi, küçüğün büyüğe özenle saygı göstermesidir,### Adanaspor için herşeyi göze almaktır,
### Bunların tam tersi de Adanaspor tribünlerinde kabul edilemez davranışlardır.

4 Ekim 2008 Cumartesi

Tribünü BırakmaK...

" yok aga , oluru yok .. yürümez böyle .. " " deplasmandı , coptu , sabahlamaydı , parktı , taşlamaydı .. Baba bi yere kadar be .. " " Hoca okul gidiyor bir yandan *** . . toparlamak lazım inceden " aga , baba , hoca derken oldu işte .. koptum sonunda tribünden .. Aslında bu ayrılışın nedenini de halen tam olarak bilemiyorum . Tribünün bir takım negatif getirilerinden hiçbir zaman gocunmadım ; sosyal yaşamda tasvip edilmeme , şiddet olayları , alkol vb. alışkanlıkları daimi kılması , uykusuz geceler , uzun yolculuklar ... Bunlar değildi sorun . çoğunu da bir ritüel gibi , ibadet gibi gerçekleştiriyoruz çoğumuz ... Kendi grubumuzda yaşadığımız onlarca yakışıksız olaya günahı yükleyip , nedenler üzerinde durmadan , biraz yansımalardan ve getirilerden bahsetsem daha iyi olacak sanırım , zira oldukça duygu yüklüyüm ... İlkokul biter , geriye dönersin fotoğraflara bakarsın .. Güzeldir , hüzünlenirsin .. Ortaokul biter , geriye dönersin fotoğraflara bakarsın .. Güzeldir , hüzünlenirsin .. Lise biter , geriye dönersin fotoğraflara bakarsın .. Güzeldir , hüzünlenirsin .. Tribünü bırakır , geriye dönersin fotoğraflara bakarsın .. Güzeldir, KAHROLURSUN ! . . Çünkü hepsinden farklıdır . Sen yoksundur ama herşey bütün şamatasıyla , canlılığıyla aynen devam ediyordur . Haa aslında aynen devam etmiyordur . Senin yerine hiç tanımadığın , daha önce hiç görmediğin veletler gelmiş , racon keser olmuştur . Seni tanımazlar , " Bağırsana abicim , sıraya geçsene alooo " gibi sözleri duydukça sinir bir yandan , hüzün bir yandan alır yürür insanda . Daha dün o turnikede düzeni koyan sen , daha dün sete çıkıp " Bağırın aloo " diyen sen bugün " güdülen " olmuşsundur .. Böyle değil midir tribünün diyalektiği ? . . Dün yoktur , bugün vardır .. Sen de birilerine aynısını yaptın farkında olmadan .. " Biletin var mı ? " diye iteklediğin orta yaşlı abi kim bilir kaç deplasmana göğüs gerdi de , hayatın dayatmalarına göğüs geremeyerek uzak kaldı tribünden de , senin " racon kesme yörüngene " girdi ... Tanış olmadıklarının bu biçim hareketleri bir yana , bir zamanlar aynı copa kafa uzattığın , aynı çorbaya kaşık salladığın deplasman yarenlerinin yaşanmamışlıklardan ötürü sana karşı ortaya çıkan yabancılaşması içini acıtıyor insanın daha çok .. " Vay biladerim , naber ceylan " yerine ; "Ooo Ahmet sen miydin , nasıl gidiyor ? " geliyor .. Sanki almanya’dan gelen , 3 senede bir görüşülen teyze oğluyuz anasını satayım .. Benim lan , Ben !!! Buranın gerçek sahiplerinden ! . . Ama öyle değildir işte .. Sen yoksundur ve neler neler yaşanmıştır . Ve o " neler neler " yaşanırken , sen diskalifiye olmuşsundur ... Sen yokken tüm yarenler tribün kariyerlerine devam ediyorlardır .. Bir zamanlar senin toplam deplasman adedine özenenler şimdi seni 3'e katlamışlardır .. 3-5 " nasıl gidiyor " lu muhabbetten sonra fısa bağlar mevzu , bunu hissetmek çok acı .. Kesinlikle bir samimiyetsizlik veya kişisel sorunlar değil kastini ettiğim ; " misafir muamelesi görmek " ten bahsediyorum .. İlkokulu bitirmek gibi değildir tribünü bırakmak .. Bir semtten taşınmak gibidir .. Yaşam tüm hızıyla sürer o semtte .. Yeni insanlar taşınır belki .. Heykelini dikmezler oraya .. Durup durup " Vay bee bi mehmet vardı " demezler .. Ortaokulu bitirmek gibi değildir tribünü bırakmak , hapisten çıkmak gibidir .. Sen tahliye olursun ama " içeride " yaşam yavaş da olsa devam etmektedir . Yeni mahkumlar gelir , şunlar olur bunlar olur ve sen artık yoksundur .. Tek tük maçlara gidip , eş dost yüzü arar gibi görüşe , ziyarete gitsen de artık " dışarıdan biri " sindir ve mevzu bitmiştir . . Liseyi bitirmek gibi de değildir tribün ... Son zil çalar ve herkes son karnelerini alır , liseyi herkes bitirir , herkes için bir mazidir o artık .. Yaşanıyor olanı geride bırakmaktan çok farklıdır bu . Olanca hızıyla , en önde gelen bireylerinden biri olarak yaşamak birşey i... Ve sen çekilip gidince de çok fazla sendelemeden yoluna aynı hızda devam ettiğini görmek .. Bu gibi konularda biz tribüncüler nick hornby’ye taş çıkartacak kadar çok fazla duygusal ve romantik yaklaşabiliyoruz , bokunu çıkarmak istemem ama ; Bir sevgiliyle ayrıldıktan sonra onun yaşamını sensiz de gayet normal biçimde sürdürebildiğini görmeye benziyor bu . Sen gidersin ve yeni insanlarla tanışır . Gösterime giren yeni filmleri sensiz izler , son kitaplar hakkındaki fikirlerinden yoksunsundur ve en nihayetinde artık bir başkasıyla uyumaktadır ... Ne bekliyor insan bilemiyorum , bencilce bir hüzün belki de benimki .. Ne yani , kız senden ayrıldı diye manastıra mı kapansın veya intihar mı etsin ? Ya da sen tribünü bıraktın diye grup " Tamam arkadaşım , bu kadarmış , kapatıyoruz " mu desin ? . . Elbet böylesine bir beklenti değil de ;Belki bir iz bıraktığını görebilmek ... Belki gönüllerde bi ince yer ettiğine şahit olmak .. Belki yaşanan bazı şeylerin , yapılan bazı fedakarlıkların unutulmadığını görmek istemek ... Belki geçmişte yaşanan güzel günlerin artık çok geçmişte kaldığının farkındalığı olsa da , minik bir samimi nostalji yaşamak ... Hangisidir , her ne olur , nasıl olur , neden olur bilemiyorum ama ; tribünü bırakmış eski yarenleriniz bir gün çıkıp geliyorlarsa , onlara biraz şevkatle yaklaşın dostlar . Ya da yaklaşmayın !!! " Tribün lan bu , bırakmasaymış pezevenk ! "

ALINTIDIR...

Baba ELini Bırakıp Tribün OLmak...

Hemen hepimizin çocukluk yıllarının bir parçasıdır; Baba elinden tutup stada akmak, stadda o heyecanı yaşamak ve her seferinde senin olduğun tribündeki suskunluğun aksine "Turbeyler"e uzun uzun bakıp orada olup o heyecanı yaşamanın hayalini kurmak...Bu karambolde her maça gitmek... Turuncuyu Beyazı nefes almak gibi içine çekipte, içindeki çocuk o kadar büyük heyecanlardayken suskun kalabilmek... Çocukluk yıllarımızın rüyasıdır, 90 dakika tempo tutup, boğazımız patlarcasına "Adanaaaa" diye haykırmak...Vakti Geldi Zaman Ayrılık... Kimi zaman söyleyememişizdir "Bende o gruba girmek istiyorum, bende orada olmak istiyorum!" diye... Küçüğüzdür... Bilmiyoruzdur... Babanın oğluna duyduğu "Senin kılına zarar gelmesin" bakışlarıyla defalarca reddedilirsiniz... Ya sonrası? Kaçışlar, izinsiz olarak o heyecanı yaşamalar... Ve sonrası...Bazen eve babadan önce gelebilmek adına atılan onca taklalar, eve geldiğinde sesinin kısık olduğunu babanın anlamaması için, "Yorgunum, uyuyorum" larla araya kaynayıp, yastığına başını koyup saatlerce tribün heyecanını yaşamak... Bazen babanın gözünden kaçmayan o kaçışlar ve tatlı-sert dinlenen vaazlar ve gençlik anıları... Daha sonraki zamanlar artık planlı olarak başlamıştır gruplara gitmeler... "Artık biliyor babam, içim rahat, bugün boğazım yırtılsa da bağırırım, nasılsa eve gidince uyku, yorgunluk sendromu yaşamayacağım!"Bugünlerle büyüdük hep... Adana'nın o tozlu yollarında, o sıcak asvaltında saatlerce hep aynı heyecanları kurduk, haftanın herhangi bir günü, herhangi bir saatinde; "Bugün de maç olsa keşke!" Turuncuyu düşündük bol bol, gözümüzün iliştiği her köşede turuncudan, Adana'nın vazgeçilmezi portakaldan kesitler gördük bol bol... Yaşadık büyük bir heyecan ve gururla Turuncunun Kutsallığını! Ya o pamuk beyazı? Adana'nın olmazsa olmazı... Renklerin en asili... Beyaz bir sayfaya daldığınızda o kadar büyük heyecanlar yaşarsınız ki bir süre sonra, tertemiz bir sayfadır o... Beyazdır, Asildir, Kirlenmemiştir...Bu heyecanları yaşarken çıktık tribüne... Tribünün vazgeçilmez bir unsur olduğunu yaşamaya başladık 14-15 yaşlarında... Tribün, bizi içine çeken büyük bir aşktı... Turuncunun ve beyazın haykırıldığı her an aşkımızın depreşmesi... Heyecanımızın tavan yapması... Var mıdır bu aşkın başka bir eşi daha? Bu güzelliklerle yaşadık gençliğimizin ilk yıllarını... Konya'da yaşadığımız Turuncu Beyaz aşk... Ankara'da attığımız "Şampiyon Adanaaa" sloganları... Okuldan kaçıp geldiğimiz yağmurlu Ankaragücü kupa maçı... Adana'ya ihanet eden kimsenin karşılıksız kalmadığı gibi Hikmet Karaman'ın da nasibini aldığı o büyülü 4-4lük Kocaeli maçı... Şampiyonluk rüyaları... Atılan turlar... Tüm bu heyecanların ardından yaşanan hızlı düşüş trendi ve Göztepe tribünlerinde açılan bir pankartı görüp uzun uzun düşünmek, "Gençliğimin Katilisin..." Herşey Senin Uğruna Katlanmak Boyum Borcu... Umudun Bittiği Yerdeyim...Başın Öne Eğilmesin Aldırma Kaplan Aldırma...Saatlerce, günlerce, aylarca mırıldanılan bu şarkılar... Alaycı bakışlar, Turuncu-Beyaz aşkınızı tetikleyen o alaycı sözler! Tüm bu kaostan çıkıp bugünleri yaşamak... Sensiz Yaşayabilmirem...Beni bir daha sensiz bırakma Kaplan'ım... Yaz aylarında nefes almanın güçleştiği şu memlekette bana transfer bombalarını okuma şerefini çok görme... Stad Stad, Şehir Şehir peşinden koşup yağmurda, çamurda verdiğimiz mücadelenin, o cefanın vefanın sevinçlerini, üzüntülerini çok görme...

ALINTIDIR....

30 Eylül 2008 Salı

TurBeyLer Grubu ( Herşey AdanaSpor İçin )

Adanaspor uğruna hayatLarından vazgeçmiş İnsanLarın Yeridir Bu Tribün...Kimi AdanaSpor için Liseyi Bırakmış , Kimisi Adanaspor için vuruLmuş , Kimisi Kız Arkadaşından AyrıLmış ama Hepside Bir Şey SöyLüyor...HERŞEY ADANASPOR İÇİN...! Yeri GeLdi Stadda 200-300 Kişiydik Bize GüLüyorLardı Biz AdanaSpor Diyorduk! Ve Bunca CefaLar , VefaLar Sonucu Bank Asya 1. Ligindeyiz...Stad 200-300 kişiyken ŞimdiLer 10 Bin KişiyLe Oynuyoruz Eğer ki Bunda Payımız Varsa...NE MUTLU TURBEYLİYİM DİYENE! NE MUTLU ADANASPORLUYUM DİYENE!

13 Eylül 2008 Cumartesi

Kendim...!!!

Ben Adana'da Doğan Fakat Herkes Gibi İstanbuL Takımı Tutarak Dünya'ya GeLmiştim.Taki 6. Sınıfta MahaLLedeki AbiLerimden Birisi Ben Ve 5 Arkadaşımı AdanaSpor'un Maçına Götürdü.Ve Herkes Bağırıyordu Ne İçindi Bu Çaba Bende Abimden İzin ALarak AraLarına Girdim DeLi Gibi Bağırıyordum Sonra Maç Bitti.Skor AdanaSpor=3 Gaski=2 Bu Sonuç Beni AdanaSpor'a Bir Adım Daha YakLaştırmıştı.Daha Sonra Eve GeLdim GeLene Kadar AdanaSpor BesteLeri Söledim.Susmuyordum Gece Rüyamda BiLe Beste SöLiyordum Bir Günde AdanaSpor Herşeyim OLmuştu.Sonra MaçLara Gide GeLe Artık Hayatım AdanaSpor'dan İbaret.Artık O Kadar Aşık oLmuştum ki Turuncu Beyaz'a DershaneLerden KaçmaLar DepLasman İçin EvdekiLerLe Kavga EtmeLer BaşLamıştı.Çok ÇaLışkan oLan Ben ŞimdiLerse Ders Nedir BiLmem Çünkü....; Des Programını DeğiL Fikstürü EzberLiyordum.SınıfLa Pikniğe DeğiL DepLasmana Gitmek İçin İzin Alıyordum AiLemden.Ve Şuan Bu OLanLardan Bütün AdanaSporLuLar Gibi AsLa Pişman DeğiLim...!!!